10 milyon araçtan 2 milyonu filo aracı

Türkiye'deki 10 milyon aracın, yaklaşık 2 milyonunun şirket filolarına ait olduğu bildirildi.

10 milyon araçtan 2 milyonu filo aracı
10 milyon araçtan 2 milyonu filo aracı
GİRİŞ 28.06.2011 15:56 GÜNCELLEME 28.06.2011 15:56

TEB, BNP Paribas ve Arval'in kurumlara operasyonel kiralama ve filo yönetimi çözümleri sunan şirketi TEB Arval desteğiyle, Türkiye'de filo yönetimi konusunda bu yıl ikincisi hazırlanan ''CVO Barometre 2011'' sonuçları basın toplantısıyla açıklandı.

Toplantı TEB Genel Müdürü Varol Civil, araştırmanın ortaya koyduğu sonuca göre 2010 yılı sonunda Türkiye'de binek ve ticari araç toplamı içinde 1,8 milyon adet şirket aracı bulunduğunu, bunun içinde operasyonel kiralamanın payının 125 bin adet olduğunu söyledi.

Operasyonel kiralama işinin istikrarlı şekilde büyüdüğünü, bu büyümenin şirketlerin filo yönetiminde dış kaynak kullanımına önem verdiğini gösterdiğini kaydeden Civil, bunun da operasyonel kiralamanın sağladığı tasarrufa bağlı kardan kaynaklandığını söyledi.

Ciliv, bu çalışmanın sektöre filo yönetimi konusunda bilgi vereceğini, ayrıca araştırmanın güvenlik ve yakıt tasarrufunu da ön plana çıkardığını kaydetti.

15 ülkeden 4 bin 500 firmanın görüşlerinin yer aldığı araştırmaya göre, otomotivde üretim, pazar büyüklüğü ve filo yönetiminde Türkiye ileri gidiyor. Türkiye'deki toplam 9,9 milyon aracın yüzde 18,4'ü şirket filolarına ait.

Araştırmaya katılan Avrupa'daki filo yöneticilerinin yüzde 15'i, Türk yöneticilerin ise yüzde 56'sı sektörün önümüzdeki 3 yılda daha da büyüyeceğini öngörüyor. Rapora göre, 2010 yılında Türkiye binek ve ticari araç satış adeti 761 bin iken, 2011 yılında 830 bin öngörülüyor.

Türkiye'de 2014 yılında toplam araç sayısının 11,9 milyon, bunu içindeki filo araçlarının sayısının ise 2 milyon adete yaklaşacağı, 2015 yılında ise toplam araç sayısının 12,4 milyon, filodaki araç sayısının ise 2,3 milyon adeti bulacağı tahmin ediliyor.

Araştırmada önümüzdeki 3 yıl içinde tahmini finansman yöntemleri sorulduğunda 10'dan az çalışanı olan firmaların satın alma oranı yüzde 51 iken, 10-99 arasında çalışanı olanlarda bu oran yüzde 21, 100-249 çalışanı olan firmalarda yüzde 30, 250'den fazla çalışanı olan firmalarda ise yüzde 10 olduğu görüldü.

Buna karşın 10-99 çalışanı olan firmalarda finansal ve operasyonel kiralama oranı yüzde 2 iken, 100-249 çalışan olan firmalarda finansal kiralama yüzde 2, operasyonel kiralama yüzde 15, 250'den fazla çalışan olan firmalarda ise finansal kiralama yüzde 4, operasyonel kiralama ise yüzde 32 olarak gerçekleşti.

Veriler, Türkiye'de özellikle 100 çalışanın altındaki firmalarda finansal ve operasyonel kiralamanın başlangıç aşamasında olduğunu gösteriyor.

Filo hizmetleri için dış kaynak kullanım oranlarına bakıldığında da, bir çok hizmetin yüzde 95 ya da daha fazla oranda dış kaynak kullanılarak yapıldığı ortaya çıktı.

Geçen yılki araştırmada filo seçiminde en çevreci ülke olarak yer alan Türkiye'nin, bu yıl da teknik donanım, maliyet ve çeşit azlığı gibi kısıtlara karşın filolara yeşil araç dahil etme eğilimi diğer ülkelere oranla daha yüksek olduğu görülüyor.

Türkiye'de özellikle büyük ölçekli şirketlerin filo seçiminde, otomobilin çevreci ve yakıt tasarrufu özellikleri önemli rol oynuyor.

RENAULT MAİS GENEL MÜDÜRÜ İBRAHİM AYBAR

Toplantıda konuşan Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar da, Türkiye'nin binek otomobil satış oranlarında çok yukarıda olmadığını ancak hafif ticari araçta Avrupa'da ilk 5 içine girdiğini belirtti.

Türkiye'de araç sahipliği oranının 1.000 kişide 100'e gelemediğini ancak, büyük bir potansiyel bulunduğunu dile getiren Aybar, ekonomik istikrar ve makro ekonomik dengelerin sağlıklı yürümesi halinde bu oranın artacağını söyledi.

İbrahim Aybar, mevcutta özellikle küçük ölçekli işletmelerde otomobilin servet olarak algılandığını ve şirketin sabit kıymetini ortaya koyduğunu, ayrıca ikinci el araç satış bedellerinin yüksek olması nedeniyle de firmaların araç satın almayı tercih ettiğini söyledi.

Türkiye'de ikinci el değerlerinin Avrupa ortalamasına gelmesini engelleyen faktörlerin bulunduğunu, bunların da hem servet algısı hem de Motorlu Taşıtlar Vergisi'nin yapısı olduğunu ifade eden Aybar, çevreye duyarlı, yeni teknolojileri kullanan dolayısıyla trafikte potansiyel tehlikesi daha az olan araçların kullanımını teşvik eden bir vergi yapısı olması gerektiğini vurguladı.

Aybar, ''Burada gelinmesini bir an önce özlemle beklediğimiz yer, hem ekolojik, hem ekonomik, hem de güvenli sürüş ortamını sağlayan yepyeni araç teknolojisi ile buluşmak'' dedi.

Türkiye'nin elektrikli araçlar üreten bir merkez olmasını temin ettiklerini, yılbaşından itibaren de piyasada satışların başladığını belirten Aybar, bu araçların karbondioksit salınımı olmadığı için çevreye zarar vermediğini söyledi.

Aybar, ''Küresel ısınmanın en temel sorunu karbondioksit üretimi... Buradaki azalma otomotiv sektörünün boynunun borcu. Karbondioksit salınımının yüzde 13'ü otomotiv sektöründen kaynaklanıyor. Dünyada 920 milyon araç dolaşıyor. Elektrik motorlu araçlarda bu imkan var. Bunu satın alınabilir miktarda maliyetler ortaya koyarsak yaygınlaşır. Türkiye'de bu konuda yüzde 3 ÖTV uygulanacak. Yüzde 37'den yüzde 3'e inmesi çok büyük bir avantaj sağlıyor'' dedi.

KAYNAK: AA